NASA, Bugüne Kadar Uzay Görevlerinde 21 Kişinin Hayatını Kaybettiğini Doğruladı: Nedenlerini de Açıkladı

Uzay yolculuklarının turistik bir değer taşımaya başladığı günümüzde, bundan 60 yıl önce yaşananları anlamak ve anlamlandırmak çok zor. Soğuk Savaş yıllarında cephedeki rekabeti Dünya yörüngesine taşıyan ABD ve Sovyetler; bu sırada akla ziyan miktarlarda para harcayarak önce uzaya, sonra da Ay’a ulaşan ilk ülke olmak için adeta akıl, bilim ve istihbarat yoluyla amansız bir rekabete kalkıştı. 

2.07.2023 02:00:13 tarihinde yayınlandı.

Uzay yolculuklarının turistik bir değer taşımaya başladığı günümüzde, bundan 60 yıl önce yaşananları anlamak ve anlamlandırmak çok zor. Soğuk Savaş yıllarında cephedeki rekabeti Dünya yörüngesine taşıyan ABD ve Sovyetler; bu sırada akla ziyan miktarlarda para harcayarak önce uzaya, sonra da Ay’a ulaşan ilk ülke olmak için adeta akıl, bilim ve istihbarat yoluyla amansız bir rekabete kalkıştı. 

Bugünün uzay teknolojileri, hatta o yolcululların yapılmasını mümkün kılan buluşlar hala hayatımızda. Günlük hayatımızın vazgeçilmezi olan akıllı telefonlar, 4K kalitesindeki filmi kablosuz bağlantı ile dakikalar içerisinde indirebilen yüksek hızlı kablosuz bağlantılar… Peki tüm bunların bedeli neydi? Bedeli derken insanlığın gördüğü en yüksek teknolojinin sınırlarını zorlayan uzay rekabetinin başlangıcından günümüze kaç kişi hayatını kaybetti? 

Packham, bugüne kadar NASA tarafından gerçekleştirilen 3 görevde ve Sovyetler tarafından gerçekleştirilen 2 görevde toplam 21 insanın yaşamını yitirdiğini doğruladı. Elbette bu sayı, kayda geçen ve özellikle çalışmaları devlet sırrı gibi saklayan Sovyetlerin, dünya kamuoyundan habersiz şekilde yaptığı söylenen, genellikle komplolara malzeme edilen sözde görevleri ve kayıplarını içermiyor. 

ABD'li Öğretmen Christa McAuliffe, eğer 1986'daki fırlatılan roket patlamasaydı, uzaya giden ilk sivil olacaktı .via-text { background-color: rgb(0,0,0); /* Fallback color */ background-color: rgba(0,0,0, 0.4); /* Black w/opacity/see-through */ color: white; font-weight: 300; font-size: 0.75em; position: absolute; bottom: 0%; right: 0; z-index: 2; padding: 5px !important; text-align: left; }

Washington Üniversitesi’nde görevli olan Jim Hermanson ise yaptığı açıklamada ‘Kazaların genellikle beklenmedik koşullar, ekipman hataları, insan hataları ve hatta politikalar ve yönetim sorunları’ olduğunu; bazı durumlarda bunların kombinasyon halinde gerçekleştiğini ifade etti. 

Elbette bu tüm ölümler söz konusu olduğunda oldukça yüzeysel bir açıklama. Ancak şunu anlıyoruz ki uzay rekabeti döneminde devletler, sadece rakipler için casuslara değil kendi bilim insanlarına, pilotlarına, astronot ya da kozmonotlarına da baskı uygulamışlar. 

Bu olayın ardından NASA, uzay çalışmalarında güvenlik için kemerleri sıkmış, dağılmak üzere olan Sovyetler’e karşı belki de zafer peşinde koşmanın o kadar da mantıklı olmayacağını değerlendirmişti.

Kazanın sebebi, roketin kalkış yaptığı Cape Canaveral uzay üssündeki beklenmedik soğuk hava koşullarıydı. Bu nedenle roketlerin bazı aksamlarında esneklik sorunları yaşanmış ve roket havalanınca bu sorunlar giderilememişti. Büyük miktarda gaz sızıntısı yaşanan roketin yakıt tankı alev aldı ve büyük bir patlamayla paramparça oldu. Ancak soğuk hava koşullarını gören bir yönetici kalkışa engel olabilir ve insanların ölümünü engelleyebilirdi.

7 mürettebatın tamamının yaşamını yitirdiği bu facianın sebebi araştırıldığında, atmosfere giriş aşamalarının yeteri kadar anlaşılmadığı, uzaydan atmosfere geçiş sırasında yaşanabilecek sorunların hafife alındığı görüldü. Ayrıca fırlatma sırasında Columbia kapsülünün yüzeyindeki küçük bir alanda hasar oluşmuştu. Buna rağmen fırlatma sonrasında roketin mekiği uzaya taşımasına izin verildi. Yine bir önceki faciadaki gibi bu da hasarı gören bir yönetici tarafından engellenebilir, yine insanlar ölmeyebilirlerdi.


Kaynak webtekno.com

 

Ücretli Telegramın Fiyatı Sızdırıldı: "Buna mı Para Vereceğiz?" Dedirten Özellikleri de Belli Oldu

Anlık mesajlaşma uygulamalarının, internet kullanımının tüm dünyada hızla artması sebebiyle gittikçe daha da popülerleştiği bilinen bir gerçek. WhatsApp’ın en büyük rakibi olarak nitelendirilen Telegram da bunlardan birisi. Geçtiğimiz aylarda dev mesajlaşma platformunun bir ücretli abonelik sistemi üzerinde çalıştığını sizlerle paylaşmıştık.