James Webb’in Uzaydaki Yaşama Dair İzleri En Net Şekilde Keşfeden Teleskop Olduğu Açıklandı

Modern astronomi ve gezegen biliminin ana hedefi evrenin her tarafına yayılmış yaşam bileşenlerini keşfetmektir. Ötegezegenler ve astrobiyoloji üzerine çalışan iki bilim insanı, James Webb Teleskobu gibi yeni nesil teleskoplar sayesinde, çoğu araştırmacının yakın zamanda diğer yıldızların etrafındaki gezegenlerin atmosferlerinin kimyasal yapısını ölçebileceklerine inanıyor.

17.07.2022 01:00:29 tarihinde yayınlandı.

Modern astronomi ve gezegen biliminin ana hedefi evrenin her tarafına yayılmış yaşam bileşenlerini keşfetmektir. Ötegezegenler ve astrobiyoloji üzerine çalışan iki bilim insanı, James Webb Teleskobu gibi yeni nesil teleskoplar sayesinde, çoğu araştırmacının yakın zamanda diğer yıldızların etrafındaki gezegenlerin atmosferlerinin kimyasal yapısını ölçebileceklerine inanıyor.

İki bilim insanının en büyük umudu, bu gezegenlerden birinde ya da daha fazlasında kimyasal bir yaşam izine sahip olduğunu bulmaktır. Daha önce Mars’ta veya Jüpiter’de yapılan keşiflerde olduğu gibi Güneş Sistemi’nde de yaşam olabileceğini düşünen iki araştırmacı, uzayda veya güneşte yaşama dair izler aramanın zor olduğu için fiziksel örnekleri elde edebilmek için bir teleskop gönderilmesi gerektiğini söylüyor.

Astrobiyologlar, uzak bir gezegendeki yaşamı tespit etmek için bir gezegenin yüzeyi veya atmosferi ile etkileşime giren yıldız ışığını inceleyecekler. Atmosfer veya yüzey yaşam tarafından dönüştürülmüşse, ışık "biyoimza" adı verilen bir ipucu taşıyabilir. Potansiyel olarak yaşanabilir bir ötegezegenden gelen ışıktaki bu ince değişiklikleri tespit etmek için inanılmaz derecede güçlü bir teleskop gerekir. Şimdilik, böyle bir başarıya sahip tek teleskop, yeni James Webb Uzay Teleskobu oldu.

Temmuz 2022'de bilim operasyonlarına başlayan James Webb gaz devi ötegezegen WASP-96b'nin spektrumunu okudu. Spektrum, su ve bulutların varlığını gösterdi, ancak WASP-96b kadar büyük ve sıcak bir gezegenin yaşama ev sahipliği yapmasının da olası olmadığı düşünülüyor. Ancak bu erken veriler, James Webb'in ötegezegenlerden gelen ışıkta zayıf kimyasal imzaları tespit edebildiğini gösteriyor.

Önümüzdeki aylarda Webb, aynalarını, Dünya'dan sadece 39 ışıkyılı uzaklıkta, potansiyel olarak yaşanabilir Dünya boyutunda bir gezegen olan TRAPPIST-1e'ye çevirmeye hazırlanıyor. Teleskop, gezegenleri ev sahibi yıldızlarının önünden geçerken inceleyerek ve gezegenin atmosferinden süzülen yıldız ışığını yakalayarak biyo-imzalar arayabilir. Ancak yaşamı aramak için tasarlanmadığı için teleskop yalnızca en yakın potansiyel olarak yaşanabilir gezegenlerden birkaçını inceleyebilir. Ayrıca yalnızca atmosferdeki karbondioksit, metan ve su buharı seviyelerindeki değişiklikleri algılayabilir. Bu yazdıklarımızdan yalnızca belirli kısmı yaşamın varlığına işaret eder ve Webb yaşam için en güçlü işaret olan oksijenin varlığını tespit edemiyor.

Araştırmacılar şu anda yapım aşamasında olan ve biyo-imzaları arayabilecek üç devasa, yer tabanlı Dev Magellen Teleskobu, Otuz Metre Teleskopu ve Avrupa Aşırı Büyük Teleskop’larının olduğunu ve her birinin Dünya'daki mevcut teleskoplardan çok daha güçlü olduğunu belirtti. Bu teleskoplar Dünya'nın atmosferinin yıldız ışığını bozmasına rağmen, oksijen için en yakın gezegenlerin atmosferlerini rahatlıkla araştırabilir.

İLGİLİ HABER James Webb Uzay Teleskobu ile Çekilen Jüpiter Fotoğrafı Paylaşıldı: Peki Yeni Fotoğraf, Öncekilerden Neden Farklı?

Astrobiyologlar, önümüzdeki on yılların en güçlü teleskoplarını kullansalar bile, yalnızca yaşam tarafından tamamen dönüştürülmüş dünyaların ürettiği güçlü biyo-imzaları tespit edebilecekler. Yanlış sonuçlar elde edilmemesi için gökbilimcilerin ve astrobiyologların, jeolojik veya atmosferik süreçlerinin bir biyo-imzayı taklit edip edemeyeceğini anlamak için ilgilenilen bir gezegeni yeterince iyi incelemeleri gerekecek. Yine de yeni nesil ötegezegen çalışmaları, uzayda yaşamın varlığını kanıtlamak için gereken olağanüstü kanıtların çıtasını geçme potansiyeline sahip. James Webb Uzay Teleskobu'ndan gelen ilk bulgular, bize yakında gerçekleşecek olan heyecan verici ilerleme hakkında bir fikir veriyor.


Kaynak webtekno.com

 

Tokenler Geleceğin Para Birimi Olabilir mi? Avrupa’nın En Büyük Kripto Para Borsası WhiteBIT’in CEO’su Nosov Konuya Açıklık Getirdi

Kripto para dünyasının hızla gelişen bir yönü var: Tokenler. Ancak tokenlerin kripto para birimlerinden bile daha popüler hale gelebilecek potansiyelini gören çok az kişi var. Zira bir kripto paranın kullanılamadığı alanlar için tokenler devreye girebiliyor. Örneğin bir token, ödeme aracı olarak kullanılabildiği gibi indirim veya kampanyalar, sadece sahiplerine özel avantajlar sunulabilecek projelerin bel kemeğini oluşturabiliyor, yani çok yönlülüğü ile öne çıkıyor. 

Elon Musk’ın Radarındaki Kripto Para Wall Street Memes, 14 Milyon Dolarlık Ön Satış Gerçekleştirdi

Kripto para dünyasının en volatil ancak en popüler değişim araçlarından olan meme tokenler, adım adım boğa piyasasına yaklaştığımız şu günlerde milyonlarca yatırımcının hedefinde. Elbette bir kripto para ve özellikle meme coin yatırımı ile kısa sürede yüksek gelirler elde etmenin yolu, o projeyi erken keşfetmekten geçiyor. Wall Street Memes gibi bazı projeler ise yüzlerce alternatifi arasından sıyrılıyor ve ciddi kitlelere ulaşıyor. 

Bir Gök Taşının Marsa Çarptığı Anın Sesi Paylaşıldı: Çizgi Film Sanacaksınız...

NASA’nın 2018 yılında gezegenin derinliklerini incelemek üzere Mars’a gönderdiği InSight uzay aracı, geçtiğimiz gün Mars’ta bir ilke imza attı. Uzay aracı, Kızıl Gezegende ilk kez bir gök taşı çarpmasından kaynaklanan sismik ve akustik dalgaları tespit etmeyi başladı. Bununla birlikte NASA, gök taşının Mars atmosferine girdiği, parçalandığı ve düştüğü ana ait ses kaydını da paylaştı.

Dünyanın En Şık Akıllı Bilekliklerinden Olması Muhtemel Fitbit Luxe Duyuruldu

Akıllı bileklikler, kablosuz kulaklıklar ile birlikte giyilebilir teknolojinin en popüler ürünleri olsalar da önemli bir eksikliğe sahipler; şıklık. Günümüzde sahip olduğu özellikler ile kullanıcısının hemen her isteğine karşılık veren pek çok akıllı bileklik bulunuyor ancak bu akıllı bileklikler genel olarak şıklıktan son derece uzak bir tasarıma sahipler.