O Kadar Keşfe ve Buluşa Rağmen İnsanlığın Hala Emekleyen Bir Bebek Olduğunu Kanıtlayan Kavram: Kardeşev Ölçeği
İnsan, kafasını kaldırıp gökyüzünde gördüğü ışıkların ne olduğunu hayal etmeye başladığı günden beri yaşadığı yerde yalnız olmadığına dair kuvvetli bir hisle dolu. Bunu binlerce yıl önceden beri anlatılan hikayelerde, mitlerde, duvar resimlerinde, kitabelerde görüyoruz.
İnsan, kafasını kaldırıp gökyüzünde gördüğü ışıkların ne olduğunu hayal etmeye başladığı günden beri yaşadığı yerde yalnız olmadığına dair kuvvetli bir hisle dolu. Bunu binlerce yıl önceden beri anlatılan hikayelerde, mitlerde, duvar resimlerinde, kitabelerde görüyoruz.
Son yüzyılda bilimde yaşanan çağ atlatan gelişmeler ve evrene bakış açımızın aldığı halle birlikte, artık 'bu koca evrende yalnız olamayız' düşüncesi oldukça kuvvetlendi. Çünkü evrenin büyüklüğünü daha iyi anlamaya başladık. Hal böyle olunca da, 'ya bir yerlerde bizim gibi ya da daha gelişmiş medeniyetler varsa?' diye sormaya başladık. Bu soruyu cevaplamak içinse 'gelişmiş medeniyet' kavramının sınırlarını belirlememiz gerekti. Kardaşev Ölçeği, tam olarak bu tanımı getirdi. Gelin birlikte Kardaşev Ölçeğinin ne ifade ettiğine ve gelişmiş medeniyetlerle ilgili olası senaryolarına göz atalım.
Kardaşev Ölçeği, ilk olarak 1964 yılında Sovyet astronom Nikolay Kardaşev tarafından geliştirilen ve evrende var olabilecek medeniyetleri ürettikleri ve kullandıkları enerji miktarına göre tanımlayan bir sistem diyebiliriz. Dayandığı mantık ise en basit haliyle şöyle; bir medeniyetin geliştikçe daha fazla enerjiye ve daha fazla yere ihtiyacı olacak. Haliyle de sürekli genişleyecek ve kendine yeni enerji kaynakları arayacak.
Bu sisteme göre evrendeki medeniyetler üç kategoride inceleniyor. Tip 1 - Gezegensel Medeniyetler, Tip 2 - Yıldızsal Medeniyetler ve Tip 3 - Galaktik Medeniyetler. Bu üç medeniyet türü, etraflarındaki enerji kaynaklarını ne kadar geniş kapsamda kontrol edip kullanabildiklerine göre ayrışıyor.
Kardaşev Ölçeği'ne göre Tip 1 olarak anılan Gezegensel Medeniyetler, yaşadıkları gezegen üzerindeki tüm enerji kaynaklarını kontrol edip kullanabilmektedir. Kardaşev yazdığı 1964 tarihli makalede bu medeniyetleri 'teknoloji seviyesi olarak Dünya'ya yakın' olarak tanımlamıştır.
Bu tanımlamaya göre henüz insanlık olarak Tip 1 medeniyet bile değiliz ve olabilmemiz için de mevcut enerji üretimi miktarımızı neredeyse 100 bin kat artırmamız gerekiyor. Yani daha epey yolumuz var. Fakat yine de kabaca hayal etmemiz gerekirse, insanlığın gelişmişlik seviyesi için gelecekte hayal ettiğimiz teknolojilerin pek çoğuna sahip; bizden daha gelişmiş bir tür hayal edebiliriz. Ayrıca tabii ki bu türün yaşadığı gezegeni yok olma noktasına getirmemiş olması da gerekiyor… İnsanlığın bu seviyeye önümüzdeki 100-200 yıl arasında bir sürede gelmesi bekleniyor.
Tip 1 medeniyetler ya da bizim gibi henüz Tip 1 olamasa da o yolda ilerleyen medeniyetler, Samanyolu Galaksisi'sinde de bulunabilir. Ancak Tip 1 medeniyetler evrende neredeyse görünmezdir ve etki alanı kendi gezegeniyle sınırlıdır. Dolayısı ile eğer bir yerlerde varlarsa da, bulmamız şimdiki koşullar altında epey zor görünüyor.
Sıra geldi Tip 2 olarak anacağımız Yıldızsal Medeniyetler'e. Tip 2 medeniyetler için Kardaşev tarafından yapılan tanım 'kendi yıldızının tüm enerjisini kullanabilen' bir medeniyet. Tip 1'i tekrar düşünecek olursak; bir tür kendi gezegenindeki tüm enerji kaynaklarını kullanmayı öğrendikten ve muhtemelen tüketme noktasına geldikten sonra; sırada ona en yakın ve en büyük enerji kaynağı olan; kendi sisteminin yıldızı gelebilir. Ayrıca bir medeniyet geliştikçe daha fazla enerjiye ihtiyaç duymanın yanında daha fazla 'yayılmak da' isteyecektir. Yani bir medeniyetin bu türden bir gelişme yolu seçmiş olması oldukça muhtemel.
Tip 2 medeniyetler bunu yaparken, yine 60'lı yıllarda teorik fizikçi Freeman Dyson tarafından ortaya atılan 'Dyson küresi' benzeri bir yapı inşa etmeyi seçebilir. Bu örnek, Kardaşev tarafından kendi makalesinde de verilmiştir ancak bu yalnızca Tip 2 medeniyetlerin yapabileceklerini kavrayabilmemiz adına verilmiş bir örnektir. Oldukça gelişmiş bir medeniyet olan Tip 2, pek tabii kendi güneşinin enerjisini olabilecek en yüksek verimle kullanmanın başka bir yolunu bulmuş olabilir.
Kaynak webtekno.com
Galaxy Z Fold4 Rakibi Katlanabilir Akıllı Telefon HONOR Magic Vs Tanıtıldı: İşte Hayran Olunası Tasarımı ve Özellikleri
Ülkemizdeki popülerliğini artırmayı sürdüren HONOR, bugün ikinci katlanabilir telefonu ‘HONOR Magic Vs’yi tanıttı. Üstelik yeni telefon, ilk katlanabilir telefon olan Magic V’nin aksine küresel pazarlarda piyasaya sürülecek.
Gökkuşağı Hakkında Pek Duymadığımız 8 Bilgi: Eğer Havadan Baksaydınız Alıştığınızdan Çok Farklı Bir Manzarayla Karşılaşacaktınız!
Gökkuşağı gördünüz, güzel bir hikaye paylaştınız ve tamam. Artık gerçekleri konuşmanın vakti geldi. Yağmur yağdıktan sonra meydana çıkan, güzel görüntüsü ile gözlerimizi büyüleyen gökkuşağı aslında neleri saklıyor biliyor musunuz? Müthiş bir görünüme sahip olan gökkuşağı hakkında bilgiler listemizde, belki de daha önce duymadığınız bilgileri bir araya derledik.
Oyun Keyfini Baştan Aşağı Değiştireceği Söylenen Sanal Gerçeklik Seti PSVR2den Kötü Haber…
Sanal gerçeklik geleceğini konuşmaya devam ediyor olsak da, bizi bu gerçekliğe götürecek teknolojiler henüz geliştirilmeye devam ediyor. Günümüz sanal gerçeklik teknolojilerinde büyük bir adım olması beklenen Sony’nin ikinci PlayStation sanal gerçeklik gözlüğü hakkındaysa bugün üzen bir açıklama geldi.
Yılların Eskitemediği Oyun Overwatch, Bugün Kalıcı Olarak Kapanıyor! Peki Ücretsiz Overwatch 2 Ne Zaman Geliyor?
Blizzard Entertainment’ın 2016’da piyasaya sürdüğü Overwatch, özellikle ilk yıllarında oyun dünyasını domine etmeyi başarmıştı. 6’şar kişilik ekiplerin karşı karşıya geldiği ve her bir karakterin kendine has yeteneklere sahip olduğu oyun, bugün ömrünü tamamlıyor.
Neden Uzay Teleskopları Galaksilerin Fotoğrafını Çekerken Gezegenlerin Yüzeyini Çekemiyor?
İnsanlığın yüzlerce hatta binlerce yıldır merak ettiği uzay, nihayet uzay teleskopları ile yavaş da olsa keşfedilmeye başlandı. Hubble ve James Webb gibi uzay teleskopları sayesinde binlerce, hatta yüzbinlerce ışık yılı ötedeki gezegenleri fotoğraflayabiliyoruz.